CİHAT ARSLAN



Hocam öncelikle sizi kısaca tanıyabilir miyiz? Cihat Arslan kimdir?
1970 Gömeç/Balıkesir doğumluyum. Babası memur annesi ev hanımı, 5 erkek kardeşi olan, küçük bir şehirde büyümüş bir insanım. Şu an itibariyle evli ve iki çocuk sahibi bir babayım.  Kariyerime amatör olarak çok küçük yaşta Gömeçspor'da başladım. Oradan Ayvalıkgücü'ne ve ardından dönemin 3.lig takımlarından Akhisarspor'a geçtim. 1. ligin kapısı 1990 yılında Karşıyaka'ya transferimle açıldı. Ondan sonra da profesyonel futbolculuk kariyerim başladı. Uzun yıllar 36 yaşına kadar futbolculuk dönemim geçti. 36 yaşında Kasımpaşa'da futbolcuyken, teknik direktör Werner Lorant'ın yerine hem oyuncusu hem de kaptanı olduğum takımıma, enteresan bir girişle 2 gün sonra teknik direktör oldum. Ardından Kasımpaşa'da yardımcı hocalık, Kocaelispor'da hocalık, sırasıyla Eyüpspor, Boluspor ve son olarak da Göztepe'nin başındayım. Teknik direktörlük kariyerim de böyle işte. Kısacası çok enteresan bir insan değilim.(gülerek)
Futbolcu olarak hedeflerinizi gerçekleştirebildiğinizi düşünüyor musunuz?
Ben hedeflerimin gerisinde kaldığımı düşünüyorum. Benim hayatımda ki en büyük sıkıntım belki de hedeflerimin bitmesi oldu. Akhisarspor'da oynarken hep İzmir ekiplerine transfer olmayı hayal ediyordum. O zaman hepsi Süper Lig'de mücadele ediyorlardı. Çok şükür sonra Karşıyaka'ya transfer oldum. Karşıyaka'da oynarken de milli takıma yükselmeyi ve 3 büyük diye nitelendirdiğimiz İstanbul takımlarına transfer olabilmeyi hayal ediyordum. Bu hedefimi de Galatasaray'a transfer olarak gerçekleştirdim. Ama bu benim hedefimin zirvesiydi. Üstüne daha fazlasını koymayınca geri dönüşler başladı. Tabi önünüzde ulaşmanız gereken bir hedefiniz kalmayınca ister istemez geri dönüşler oluyor. Onun için çok fazla hedeflerime ulaşamadığımı söyleyebilirim. En azından daha iyisini yapabilirdim ama Allah'a şükürler olsun bugüne kadar verdiklerinden ötürü nankörlükte yapmak istemem. Fakat dediğim gibi daha iyisini çalışarak elde edebilirdim.
Futbol kariyerinizde ilk önemli adımı Karşıyaka'ya transfer olarak yapmıştınız. Şimdi ise Göztepe'de teknik direktörsünüz. Bu ezeli rekabet hakkındaki duygu ve düşüncelerinizi bizimle paylaşır mısınız?
Evet süper lig kariyeri olarak ilk önemli adımımı Karşıyaka'ya transfer olarak gerçekleştirdim. Ama daha lise çağındayken, çok genç yaşlarda şuan ki Bank Asya 1. Ligi'nde mücadele eden Ayvalıkgücü'nde forma giyiyordum. Amatör olduğu için Federasyon sayfalarında görünmese de çok genç yaşta günümüzün Bank Asya Liginde ter döken ender oyunculardan biri de bendim. Tabi ki Karşıyaka'nın da ben de ayrı bir yeri vardır. Karşıyaka'da ki futbolculuktan sonra bugün Göztepe'nin başındayım. Aslında çok enteresan bir durum. Ama benim için çok güzel bir duygu. Çünkü İzmir'de, Türkiye'ye mâl olmuş iki tane büyük camia da görev alabilmek herkese nasip olmayabilir. Bu benim için ayrı bir gurur ve mutluluk sebebi. İki takımında birbirine benzeyen çok yönü var aslında. İzmir iki büyük kulübü, çok ateşli taraftarları var. İkisine de hizmet etmek zor ama zorluğu derecesinde de zevkli bir iş.
Galatasaray forması altında resmi maçlarda tek golünüz var. Ama bu gol öyle bir gol ki hem Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi Grupları'nda ki ilk golü hem de Avrupa Kupaları'nda 100.golü. Spartak Moskova'ya attığınız bu önemli golü, o an hissettiklerinizi hatırlıyor musunuz?
Tabi ki çok iyi hatırlıyorum. Maç öncesinde farklı bir hava vardı. O zamanlarda Türk futbolu Avrupa'ya karşı deyim yerindeyse yeni yeni baş kaldırmaya başlıyordu.  Şampiyonlar Ligi'ne girdiğimiz zaman Dünya'nın en büyük takımlarından biri olan Manchester United'ı elemiştik. Tabi bu sürpriz bir gelişmeydi. O zaman ki Şampiyonlar Ligi'nin statüsü de farklıydı. Turnuvaya doğrudan ülkelerinde şampiyon olmuş takımlar katılıyordu. Günümüzde olduğu gibi üçüncü,dördüncü katılamıyordu. Fransa'dan Monaco, İspanya'dan Barcelona, Rusya'dan Spartak Moskova gibi ülkelerinde şampiyon olmuş takımlarla mücadele ediyorduk ve biz son maça kadar gol atamamıştık. Son maça geldiğimizde, maç öncesinde bizim arkadaşlarla otururken Hakan Şükür, Hamza, Arif gibi oyuncular vardı. Bugün kim gol atar falan gibisinden konuşurken, savunma oyuncusu olmama rağmen ben atarım dedim.(gülerek) Onlar şu atar falan derken, yok dedim ben atarım.(gülerek) Maçtan önce hissetmiştim gol atacağımı. Tugay ortaladı ben vurdum ve golü attım. Galatasaray kariyerinde pek fazla verimli olamadım ama bu gol kariyerimde güzel bir hatıra olarak hep kalacak.
Hocam Bank Asya Birinci Lig'i geçtiğimiz yıllarla karşılaştırdığımız zaman, futbol kalitesi olarak daha iyi yerlerde olduğumuz söylenebilir mi? Bu konu hakkında neler söylemek istersiniz?
Ben ne yazık ki geçtiğimiz yıllara göre çok daha iyi bir seviyede olduğumuzu düşünmüyorum. Türk Futbolu'nun çok ileriye gittiğini de düşünmüyorum. Bunların hep hikaye olduğuna inanıyorum. Şu an ki Türk futbolu tamamen geriye gitmekte. Maçların zevkli olması biraz da hocalardan kaynaklanıyor. Çünkü hocalarda futbol oynatma, göze hoş gelen bir takım oluşturma çabası içindeler. Belki de bu yüzden olabilir. Yani çok iyi yerler de değiliz ama herkesin daha ileri seviyelere gelmemiz için elinden geleni yapması gerektiğini düşünüyorum.
Teknik direktör olarak ileriye dönük hedefleriniz nelerdir?
Hedef.. Tabi hedefimiz hep var. Şu an bulunduğumuz camia çok önemli bir camia. Çok güzel taraftarı olan büyük bir kurum. Öncelikli hedefim Göztepe'nin başında Süper Lig'e çıkmak ve  orada da başarılı olabilmek. Şampiyonluğu zorlayan bir ekip oluşturabilmek. Bende futbolculuk kariyerimde olduğu gibi yine öyle bir çıkış yapmayı hoca olarak da arzu ediyorum ve onun içinde çalışıyorum. Bize çalışmak düşüyor tabi ki takdir Allah'tan. Hedefim şudur demiyorum ama ay yıldız aşığı bir insan olarak,umarım  Allah birgün oralarda da hizmet etmeyi bize nasip eder.
Son olarak Türk futboluna yıllarca hizmet etmiş biri olarak gençlere önerileriniz nelerdir?     
Şöyle birşey var esasında. Biz Türk futboluna yıllarca hizmet ettik ama Türk futbolu bize çok şey verdi. Türk futbolunun bize verdiklerinin yanında biz de en azından teşekkür mahiyetinde genç oyuncuları yetiştirip, ülkemiz futboluna armağan etmemiz gerekiyor. Bir kere hedeflerini yüksek tutsunlar. Hiçbir zaman ben oldum, ben başardım, ben yaptım demesinler. Çünkü hep daha iyisi vardır ve olacaktır. Çünkü Allah insanı böyle yaratmıştır. Genç oyuncular kendilerini hiçbir zaman yeterli görmesinler. Kariyerlerinde önemli bir adım attıkları zaman ben oldum demek yerine daha fazla fedakarlık yapsınlar ve çok daha iyi yerlere gelebilmek için, hep üstüne koyarak çok daha fazla çalışmalarını tavsiye ediyorum.

Yorumlar