YUSUF SİMSEK


Hocam kısa bir özgeçmişinizden bahsedelim arzu ederseniz. Yusuf Şimşek kimdir? 

20 Temmuz 1975’te Antalya'nın Elmalı ilçesine bağlı Akçay'da dünyaya geldim. İki kardeşiz ve lise mezunuyum. Evliyim ve iki çocuğum var. Futbola amatör olarak Demrespor'da başladım. Daha sonrasında kariyerime Kemerspor'da devam ettim. Burada gösterdiğim performansla Denizlispor'a transfer oldum. Sonrasında da bilindiği üzere, birçok takımı gezdim. Şu anda Turgutluspor'da görev yapmaktayım.

Ülkemizde pek yaygın olmayan futbolcu-antrenörlük yapıyorsunuz. Bu konuda neler söylemek istersiniz?

Evet ülkemizde pek yaygın değil. Yanlış hatırlamıyorsam, geçmiş dönemlerde bir defa Aykut hoca İstanbulspor'da teknik direktör görevi bıraktıktan sonra birkaç maç yaptı. Ama biz bu göreve talip olduk. Yapabileceğime inandım ve şu anda şükürler olsun gayet iyi gidiyoruz. İlk sezon olmasına rağmen durumumuz fena değil ve biz bu işten zevk alarak yapıyoruz. Bunun ilerleyen yıllarda daha yaygın olmasını diliyorum. Tabi bu başarıyla alakalı bir durum. Biz başarılı olursak bu durum yaygınlaşacaktır. Fakat biz başarısız olursak Yusuf Şimşek denedi başarısız oldu. Demek ki olmayacak bu iş diye düşünülecektir. Ama karamsarlığa düşmemek gerekiyor. Çünkü bu iş çok acele edilmesi gereken bir iş değil. Uzun vadeli olması gereken bir iş. Ama bizim ülkemizde maalesef başarısız olduğunuz zaman kılıfı uyduruyorlar ve bu işin yapılamayacağını düşünüyorlar. Ne olursa olsun ben böyle olduğunu düşünmüyorum ve uzun vadede başarılı olacağımıza inanıyorum.


Aktif futbolculuk hayatınız devam ediyor. Geçmişe dönüp baktığınızda keşke dediğiniz ve unutamadığınız bir olay oldu mu?
Geçmişe dair tabi ki keşke dediğimiz çok şey olmuştur. Mesela Fenerbahçe'den ayrılmam benim için bir hataydı. Çünkü büyük takımlarda kalmak, büyük takımlarda oynamak futbolcuya her konuda büyük avantaj sağlar. Daha başka bir keşkem de milli takıma pek fazla gidememek. Bu benim içimde hep bir acıdır. Yani sonuç olarak tabi ki herkesin geçmişe dair keşkeleri olmuştur. Ama önemli olan bu keşkelerden ders çıkarmaktır. Ben 30 yaşından sonra ders çıkardığıma inanıyorum. Buna kanıt olarak da 30 yaşından sonra Beşiktaş'a gitmem ve milli takıma seçilmem gösterilebilir.


Yusuf Şimşek ideallerine ulaşabildi mi? İlerleyen dönemler için hedefleri nelerdir?
Futbolcu olarak hedeflerime ulaştığımı düşünüyorum. Çünkü Türkiye'nin en büyük kulüplerinden ikisinde oynadım. 32 yaşında milli takımın kapıları açıldı. Daha iyisini yapabilir miydin diye sorarsanız, evet daha iyisini yapabilirdim. Ama kısmet değilmiş ben buna da şükrediyorum. Hedefim; futbolcuyken yapamadığım, özellikle milli takımla ilgili yapamadığım şeyleri gerçekleştirmek ve milli takımda hoca olmak.


Yusuf Şimşek için, futbolseverlerin ortak kanısı; Türk futbolunun yetiştirdiği en büyük yeteneklerden biri ve dünyanın her kulübünde oynayabilecek kapasiteye sahip bir oyuncu. Peki sizce yeteneklerinizin hakkını verebildiniz mi? 
Biraz öncede söylediğim gibi, yeteneklerimin hakkını gerçekten veremedim. Eğer vermiş olsaydım milli takımın değişmezi olurdum ve büyük takımlardan da ayrılmamış olurdum. İşte insan gençken bazı şeyleri düşünemiyor ve daha farklı bir yaşam tarzı benimsiyor. Ama belli bir yaştan sonra bu tam tersine dönüyor. Futbolun senin işin olduğu aklına geliyor, bundan başka bir iş yapamayacağın aklına geliyor. Bu benim için biraz geç oldu ama neticede anlayabildiğimi düşünüyorum. Ama gençlerin artık bu işi kendi işleri gibi görmelerini, bu işten başka bir iş yapamayacaklarını düşünmelerini istiyorum ve çok çalışıp bu işte çok başarılı olmalarını diliyorum.


Hocam Türk futbolu ve futbolcuları hakkında görüşlerinizi bizimle paylaşır mısınız? En yetenekli Türk futbolcusu sizce kim?
Türk futbolcuları genel itibariyle gerçekten yetenekli oyuncular. Üst düzey yeteneğe sahip arkadaşlarımızda var. Örnek vermek gerekirse; fenerbahçeli Semih Şentürk. O çok yetenekli ve çok büyük bir golcü. Bu sezon pek fazla şans bulamamış olsa da, çok daha iyi yerlerde olabilecek bir kardeşimiz. Onun yan ısıra Arda Turan da çok yetenekli bir oyuncu. Bunun karşılığı olarak Avrupa'nın çok önemli kulüplerinden birinde forma giyiyor. Daha çok yetenekli futbolcumuz var. Maalesef ülkemizde Türk futbolcusuna pek fazla değer verilmiyor. Yabancılara daha çok değer verildiğini düşünüyorum. Mesela Burak Yılmaz... Beşiktaş ve Fenerbahçe'de forma giymesine rağmen kendisini kanıtlayamadı. Trabzonspor'da tam manasıyla kendini buldu ve hak ettiği değeri aldı. Bunun karşılığını da performansıyla gösteriyor. Bizim yapmamız gereken tek şey; Türk futbolcusuna güvenmek.


Denizli ve Denizlispor sizin için neler ifade ediyor?
Denizli benim için çok önemli bir yer. Benim memleketim Antalya olmasına rağmen, ben Denizli'yi memleketim gibi gördüğümü her zaman söylemişimdir. Denizli'de 7 yıl kaldım. Futbolculuk dönemimin 7 yılını Denizli'de geçirdim. Her zaman bende ki yeri bambaşkadır ve bu hep böyle kalacaktır. Başları ne zaman sıkışırsa, bana ne zaman ihtiyaç duyarlarsa Denizli'de olmak ve çalışmak isterim. Başımın üstünde yerleri var. İnşallah bir gün bu emelime de ulaşıp, Denizlispor'u da çalıştırabilirim.


'Yürüyerek adam geçer' sözünün en büyük temsilcisisiniz diyebiliriz. Gol atmak mı yoksa asist yapmak ya da çalım atmak mı öncelikli tercihinizdir?
 Aslında hepsinin tabi ki kendine has bir zevki var. Futbol görsel bir oyun. Çalım atmak, bacak arası çalım atmak... Bunlar, insanların hoşuna gidiyor ve coşkuyu arttırıyor. Beğenilerini kazanabiliyorsunuz. Ama tabi ki futbolun meyvesi de gol. Gol atmanın da asist yapmanın da tadı başka. Bunların hepsi birbirine zincirleme gelen şeyler. Hepsinin ayrı bir zevki olduğunu düşünüyorum. Maçlarda şut çekmediğim için eleştiriler alıyorum. Benim şut özelliğim yok zaten. Çalım atmayı da seviyorum ve genetik sanırım. Geçmişten bugüne kadar gelen bir şey. Sonradan kazanılmış bir şey değil. Antrenmanlarda çalım atmayı daha çok seviyorum ve gol falan atmam. Maçlarda bazen ölçüyü kaçırsam da, çoğu zaman hedefe gitmeyi düşünüyorum.

Yorumlar